15 Nisan 2007 Pazar

İlkler önemlidir. İlk izlenimler, ilk davranışlar, ilk tepkiler....
Seçmeye çalıştığım bir kitabı açtığımda rastgele bir sayfa yerine özellikle ilk paragrafı/sayfayı okumam birkaç senelik bir mevzu, peki. Ama ilk 5-10 dakikasını beğenmediğim bir filmi takip etmem çok da mümkün değil. Yeni tanıştığım bloglarda da gidip en eskilere, ilk yazılara göz attığımı tahmin edersiniz...
Hal böyle olunca, nice zamandır açılmayı bekleyen bu sayfa yazılamamış bir ilk yazının kurbanı oldu...Ne yazmalı diye telaşa düşüldü bir defa. Konular evrilip çevrildi kafada; sözcükler, cümleler kuruldu - yıkıldı, arada blogger açıldı iki satır yazılıp silindi, isim annesinin tüm sitemlerine cesurca karşı konuldu. Gün geldi, mazeretler de tükendi, sabır da. Korkunun ecele faydası yok, bi yerden başlamak lazım: niçin başlayamamaktan başlamayayım ki?
Diyeceğim o ki okuyucu, bu sayfanın sahibinden pek bir şey bekleme. Kendiyle başa çıkamayan bir insanın gene kendine ve tarihe not düşmesi yazılanlar, ötesi değil. Mutfağa ve hayata dair, İstanbul'a dair, belki biraz da geçmişe dair yazılar bulacaksın. Umuyorum ki gerisi kendiliğinden gelecek.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayırlı uğurlu olsun gülyüzlüm, çatalkaram... Uzun zamandır beklediğim yazılarına başlamana çok seviniyorum... Hayatının ilk aşkı...

Devletsah dedi ki...

Çok şükür...

Hani çok klasik olacak ama "başlamak yapmanın yarısıdır" devamı su gibi gelecek inşallah.